18 Ocak 2015 Pazar

ŞİİR İNCELEME YÖNTEMLERİ



Şiir inceleme yöntemleri aşağıdaki başlıklardan oluşmaktadır;

1-ZİHNİYET

2-YAPI

3-TEMA

4-ŞİİR DİLİ

5-AHENK (SES ve RİTİM)

6-GERÇEKLİK ve ANLAM

7-ŞİİR ve GELENEK

8-YORUM

9-METİN ve ŞAİR




ZİHNİYET

      Sanatçının eserine yansıttığı, bir dönemdeki dini, siyasi, sosyal, ekonomik, sivil ve askeri hayatın duygu, anlayış ve zevk bütünü zihniyeti oluşturur.Bu nedenle zihniyet her dönemde farklı bir şekilde ortaya çıkmaktadır.
      
      Aşağıda 13.yy'ın ikinci yarısı ile 14.yy'ın başında yaşayan tasavvuf ve halk şairi Yunus Emre'nin şiirinde tasavvuf felsefesinin etkisi görülürken,18.yy'da yaşayan divan şairi Nedim'in şiirinde ise eğlenceye düşkün bir zihniyet görülmektedir.



Cennet cennet dedikleri,
Birkaç köşkle birkaç hûri;
İsteyene ver anları,
Bana seni gerek seni! 
                                Yunus Emre









Şimdi yapılan âlem-i nev-resm-i safanın
Evsafı hele başka kitap olsa sezadır.

(Şimdilerde yapılan eğlence âlemlerini anlatmak için,
başlı başına bir kitap yazılsa yeridir.)
                                                            Nedim


                          

YAPI

Yapı üç şekilde incelenmektedir;

1- Nazım Birimleri:Bir şiirde anlam bütünlüğünü sağlayan en küçük birime nazım birimi denir.Nazım birimleri 4'e ayrılır;
        
Dize: Şiirde yapıyı meydana getiren her bir satıra mısra ya da dize denir.
        
           Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi 

Beyit:İki mısradan meydana gelen nâzım parçasına beyit denir. 
         
         Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlara su 
         Kim bu denlü dutuşan odlara kılmaz çâre su

Dörtlük:Dört dizeden oluşan nazım birimine kıta denir.
        
          Ne doğan güne hükmüm geçer, 
          Ne halden anlayan bulunur;
          Ah aklımdan ölümüm geçer;
          Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur. 

Bent:Bir şiiri meydana getiren bölümlerden her birine bent denir.Üç dizeden oluşan veya dört dizeden daha fazla dize sayısı olan nazım şeklidir. 
        
          İlk sevgilinin gülüşüne benzer 
          Bir Nisan havası değil mi esen?
          Zincirlere, kelepçelere inat,
          Kanatlarımı açmak zamanıdır;
          Allah'a ısmarladık kaldırımlar.

2- Nazım Biçimleri:Bir şiirin belli bir kafiye şeması, ölçü ve dize sayısına sahip olması “nazım biçimi” olarak adlandırılır.Türk edebiyatının dönemlerinde kullanılan nazım şekilleri şöyledir;

a)İslamiyet Öncesi Nazım Biçimleri
    
Koşuk:“Sığır” denilen sürek avları sırasında söylenen şiirlerdir. Konusu daha çok doğa, aşk, savaş ve yiğitliktir.

Sagu:“Yuğ” adı verilen ölüm törenlerinde, ölen kişilerin erdemlerini ve duyulan acıları dile getiren şiirlerdir.

Destan:Toplumu derinden etkileyen olaylar sonunda halk arasında kendiliğinden oluşan uzun nazım türüdür.

b)Anonim Halk Edebiyatı Nazım Biçimleri

Mani: Başta aşk olmak üzere hemen her konuda, 7’li hece ölçüsüyle söylenir.Tek dörtlükten oluşur. Kafiye örgüsü aaxa biçimindedir. Asıl anlatılmak istenen son iki dizede verilir. Düz, kesik, cinaslı, yedekli, artık mani gibi çeşitleri vardır.

Ninni: Annenin çocuğunu uyutmak için kendine özgü bir ezgiyle söylediği şiirlerdir. Belli bir kafiye ölçüsü olmadığı gibi, çoğu zaman dizeler arasında tam bir ölçü birliği de görülmez.

Türkü: Ezgi eşliğinde söylenir.Genellikle hece vezninin 7, 8 ve 11’li kalıplarıyla söylenir.Her kıta türkünün asıl sözlerinin bulunduğu bent ile nakarattan meydana gelir.Nakarat her bendin sonunda tekrarlanır.Bu kısma bağlama veya kavuştak adı verilir.Ezgilerine göre,kırık havalar (usullü ezgiler),uzun havalar (usulsüz ezgiler) olmak üzere;konularına göre çocuk türküleri,tabiat türküleri, aşk türküleri,kahramanlık türküleri,askerlik türküleri;yapılarına göre mani kıtalarından kurulu türküler,dörtlüklerle kurulu türküler olmak üzere çeşitleri vardır.

Ağıt: Ölen kişinin ardından duyulan acıları dile getiren şiirlerdir.

c)Aşık Edebiyatı Nazım Biçimleri

Koşma: 11’li hece ölçüsüyle aşk, ayrılık, gurbet, sevgi, doğa, yiğitlik gibi geniş çerçeveli konular işlenir. Genellikle 3-5 dörtlükten oluşur.Ancak daha fazla dörtlükten oluşanları da vardır.Kafiye düzeni “abab, cccb, dddb…” şeklindedir.Son dörtlükte şairin mahlası bulunur.Konularına göre “güzelleme, koçaklama, ağıt, taşlama” adlı türleri vardır.

Semai: Koşma ile aynı konular işlenir.Kafiye düzeni koşma ile aynıdır.8'li ölçüyle söylenir.3-5 dörtlükten oluşur. Koşmadan ezgisi, dörtlük sayısı ve ölçüsü bakımından ayrılır.

Varsağı:Toros Dağları ve Adana civarında yaşayan “Varsak” boylarının söyledikleri şiirlere denir. Kafiye düzeni koşmadaki gibidir. 8’li ölçüyle söylenir.“Bre, be hey, hey”sözleri sıklıkla kullanılmıştır.En az 3, en fazla 5 dörtlükten oluşur.Hayattan ve talihten şikâyet gibi konular işlenir.

Destan:11’li hece ölçüsüyle söylenir.Kafiye düzeni koşma ile aynıdır Ayaklanma,kıtlık,savaş, hastalık gibi toplumsal konular işlendiği gibi bireysel konuların işlendiği destanlar da vardır. Dörtlük sayısında sınırlama yoktur.

d)Divan Edebiyatı Nazım Biçimleri

-Beyitle kurulan nazım biçimleri

Gazel:Güzellik, aşk, kadın, şarap gibi konuları işler. Araplardan Farslara,onlardan da Türklere geçmiştir. İlk beytine “matla” son beytine “makta”denir. Makta beytinde şairin mahlası kullanılır.En güzel beytine “beytü’l-gazel” ya da “şah beyit” denir. Gazelin bütün beyitlerinde aynı konu işleniyorsa buna “yek-ahenk gazel” denir. Bütün beyitler aynı söyleyiş güzelliğine sahip ise buna “yek-âvâz” gazel denir. “aa, ba, ca da…” şeklinde örgülenir. En az 5 en fazla 15 beyitten oluşur.

Kaside:Din ve devlet büyüklerini övmek amacıyla yazılan şiirlere denir. En az 33 en fazla 99 beyitten oluşur. Kafiye düzeni gazelle aynıdır. İlk beytine matla, son beytine makta, şairin adının bulunduğu beyte taç beyit, en güzel beytine ''beytü’l-kasid'' adı verilir.

Mesnevi:Beyit sayısı sınırsızdır. Konu sınırlaması yoktur. Genellikle savaş, aşk, tarihi olaylar, dinî olaylar gibi konular işlenir. Her beyiti kendi arasında kafiyelidir. Uyak düzeni aa, bb, cc, dd, ee… şeklinde devam eder. Beş mesneviden oluşan eserlere “hamse” denir.

Müstezat:Gazelin özel bir biçimine denir. Uzun dizelere kısa bir dize eklenerek yazılır. Uzun ve kısa dizeler gazel gibi kendi aralarında uyaklanır. Kısa dizelere “ziyade” adı verilir.

Kıt’a:Genellikle iki beyitten oluşur. 9-10 beyte kadar yazılanları da vardır. Matla ve mahlas beyti yoktur.“xa, xa, xa…” biçiminde örgülenir. Felsefî, tasavvufî bir fikir, bir hayat görüşü, bir nükte, bir kişiyi övme ya da yerme,bir olayın tarihi kıtanın konusu olabilir.

-Dörtlüklerle kurulan nazım biçimleri

Rubai:Tek dörtlükten oluşur.“aaxa” biçiminde örgülenir. Aruzun belli kalıplarıyla yazılır. Hayatın anlamı ve hayat felsefesi, dünyanın nimetlerinden yararlanma ve ölüm gibi konular işlenir. İran edebiyatına ait bir türdür.

Tuyuğ:Divan edebiyatına Türklerin kazandırdığı bir nazım şeklidir.“aaxa” biçiminde örgülenir.Tek dörtlükten oluşur. Felsefi konular işlenir. Mahlas kullanılmaz.

Şarkı:Besteyle okunmak için yazılır. Dörtlük sayısı 3 ile 5 arasında değişir. Birinci dörtlükte 2. ve 4. dizeler diğer dörtlüklerde 4. dizeler aynen tekrarlanır. Buna nakarat denir. Türklerin divan edebiyatına kazandırdığı bir türdür. Aşk, sevgi, günlük hayat gibi konular işlenir. Halk deyişlerine ve söyleyişlerine yer verilir.

Murabba: Dört dizelik kıtalardan oluşur. Dörtlük sayısı 3-7 arasında değişir. Her konuda yazılır, “aaaa, bbba, ccca…” biçiminde örgülenir.

-Bentlerle kurulan nazım biçimleri

Terkib-i bent: Bentlerle kurulmuş olan bir nazım şeklidir. Her bent 7 ile 10 beyitten oluşur. Bent sayısı 5 ile 15 arasındadır. Bentleri birbirine bağlayan beyitlere “vasıta beyti” denir. Şairin toplumsal ve felsefi konulardaki düşünceleri konu olarak işlenir.

Terci-i bent: Terkib-i bente benzer. Yalnız burada bentler arasındaki vasıta beyti aynen tekrarlanır. Konu olarak daha çok Allah’ın kudreti, kâinatın sırları ve kainatın zıtlıkları gibi konulara yer verilir.

Musammat: Bentlerden kurulu nazım biçimlerine (murabba, muhammes, müseddes, müsebba, müsemmem, mütessa, muaşşer, terbi, tahmis, taşdir, tesdis, tesbi, tesmin, tes-i, taşir, terkib-i bend ve terci-i bend) verilen genel addır.

e)Batı Edebiyatından Alınan Nazım Biçimleri

Sone: 14 dizeden oluşur ve daha çok lirik konular işlenir. Kafiye örgüsü şöyledir: “abba abba ccd ede” Her türlü konu işlenebilir. Son dize, duygu yönünden en baskın dizedir. Edebiyatımıza Servet-i Fünun Dönemi'nde Fransız edebiyatı etkisiyle geçmiştir.

Terza-rima: Üçer mısralık bentlerle yazılmış bir nazım şeklidir. Bent sayısı belirsizdir. Tek bir mısra ile sona erer. Kafiye şeması şöyledir: aba bcb cdc ded e.

Triyole: 10 dizeden oluşur. Önce iki mısralı kısım, sonra dörder mısralı iki kısım gelir. Birinci kısmın ilk mısrası birinci dörtlüğün sonunda, yine birinci kısmın ikinci mısrası ikinci dörtlüğün sonunda tekrarlanır, “ab aaaa bbbb” biçiminde örgülenir.

3)Nazım Türleri

a)Aşık Edebiyatı Nazım Türleri

Güzelleme: Doğa güzelliklerini anlatmak ya da kadın, at gibi sevilen varlıkları övmek için yazılan şiirlerdir.

Taşlama: Bir kimseyi yermek ya da toplumun bozuk yönlerini eleştirmek amacıyla yazılan şiirlerdir.

Koçaklama: Coşkun ve yiğitçe bir üslupla savaş ve dövüşleri anlatan şiirlerdir.                             

Ağıt: Bir kimsenin ölümü üzerine duyulan acıları anlatmak amacıyla söylenen şiirlerdir.

b) Tekke ve Tasavvuf Edebiyatı Nazım Türleri

İlahi: Herhangi bir tarikatın izini taşımaksızın Al­lah'ı öven şiirlere denir. Daima özel bir ezgi ile söylenir.Divan şiirindeki tevhit ve münacaatın Halk edebiyatındaki karşılığıdır. En ünlü şairi Yunus Emre'dir.Değişik tarikatlara göre “deme, nefes, âyin” gibi adlar alır. Şekil olarak koşma biçimindedir Son dörtlükte şairin adı veya mahlası geçer. Genelde 7’li hece ölçüsü kullanılır. Bazı ilahilerde aruz vezni kullanılmıştır.

Nefes: Bektaşî şairlerinin yazdıkları tasavvufî şiirlerdir.Nefeslerde genellikle tasavvuftaki vahdet-i vücut (varlığı birliği) kavramı anlatılır. Bunun yanı sıra Hz.Muhammet ve Hz.Ali için övgüler de söylenir.

Nutuk: Nutuklar, tarikat büyüklerinin tarikata yeni giren dervişlere tarikat kurallarını öğretmek amacıyla söyledikleri şiirlerdir. Belli usullerde ezgili söylenir. Biçim olarak koşma ve semaî nazım biçimiyle yazılır.

Devriye: Tasavvuf felsefesindeki inanca göre insanlar Tanrı katında yeryüzüne görüntülerle inerler. Önce taş toprak, sonra bitki, sonra hayvan, en son olarak da insan olarak görünür ve yine son durak olan Tanrıya dönerler. Konu olarak bu inancı işleyen şiirlere devriye denir. Devriyeler koşma nazım biçimiyle yazılır uzun olur. Ezgili söylenir. Öğretici şiirlerdir.

Şathiye: Tasavvufla ilgili kavramları Tanrı ile şakalaşır gibi işleyen şiir türüdür. Biçim olarak koşma ve semaî nazım biçimi ile yazılır. Dini ve tasavvufi halk şiirinde genel olarak mizahi manzumelere şathiye adı verilir.

c)Divan Edebiyatı Nazım Türleri

Tevhid: Allah’ın birliğini ve yüceliğini anlatan şiirlere denir. Genellikle kaside biçiminde yazılır.

Methiye: Bir kimseyi övmek için yazılan eserlere denir.Önemli devlet adamlarına ve ulu kimselere yazılır.

Mersiye: Bir kimsenin ölümü üzerine duyulan üzüntü ve acıyı anlatmak için ölüyü över nitelikte yazılan manzum eserlerdir.

Fahriye: Şairin kendi üstünlük ve erdemlerini anlattığı şiirlere denir. Şair sanatkârane bir gururla şiir ve şairliğini över.

Münacat: Allah’a yapılan yalvarış ve yakarışları anlatan şiirlere denir.

Na’t: Hz.Peygamberi övmek ve ona yalvarıp şefaat dilemek amacıyla yazılan şiirlere denir. Konusu Hz peygamberin mucizeleri, risalesi, hicret olayı vs olabilir. 














TEMA


Şiirde dile getirilen duygu, düşünce ve hayale temazerinde söz söylenilen, fikir yürütülen, yazı yazılan herhangi bir olay, düşünce veya duruma konu denir.Konu somut nitelikte iken, tema soyut özellikler gösterir.

Aşağıdaki şiiri tema ve konu yönünden incelersek;

Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü.          
Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü,
Işık ışık, dalga dalga bayrağım,
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.

Tema:Vatan ve bayrak sevgisidir.

Konu: Şair göklerde dalgalanan bayrağa seslenerek onun özelliklerini benzetmelerle açıklamış ve sevgisini somut örneklerle ifade etmiştir.

ŞİİR DİLİ

-Şiir dili doğal dilden,günlük dilden farklıdır.

-Şiir dili soyut düşünmeye ve imgeye dayanır.İmge diğer bir deyişle hayal şiire ses özelliğini veren ve şiirin kaynağını meydana getiren esas etmenlerdendir.

-Şiirde az sözle çok şey anlatmak amaçlanır.

-Söz sanatları yoğun ve etkili bir şekilde kullanılır.(hüsn-i tâlil,telmih,tecahül-i ârif,teşbih,...vs.)

-Sözcükler genellikle gerçek anlamlarının dışında, mecaz ve yan anlamlarıyla kullanılır.

AHENK (SES ve RİTİM)



Şiirde ahenk, birbirleriyle uyumlu seslerin, belli bir ritimle beraber bulunmasıyla sağlanır. Ahengi sağlayan ses ve ritim unsurları şunlardır:

Asonans: 
Aynı sesli harflerin tekrar edilmesi.

Aliterasyon:  Aynı sessiz harflerin tekrarlanması.

İç Kafiye: Dize ortalarında bulunan ve mısra sonlarındaki uyakla uyumlu ses benzerliğidir.

Ölçü: 
Üç çeşit ölçü görülmektedir;

a)Aruz Ölçüsü: Dizelerdeki hecelerin kısalığına ve uzunluğuna dayanır.

b)Hece Ölçüsü: Dizelerdeki hece sayılarının birbirine eşit olmasına dayanır.Daha çok 7’li, 8’li ve 11’li kalıplar kullanılır.

c)Serbest Ölçü: Ölçü ve uyak düzeni olmayan şiirlerin ölçüsüdür.

Redif: Dize sonlarında yazılışları, anlamları ve görevleri aynı olan eklerin, sözcük ve sözcük gruplarının tekrar edilmesidir.

Uyak (Kafiye):
 Dize sonlarındaki ses benzerliğidir.

Uyak Türleri: 
Dört çeşit uyak bulunur;

a)Yarım (tek ses) uyak
b)Tam (iki ses) uyak
c)Zengin (üç ya da daha fazla ses) uyak 
d)Cinaslı (yazılışları aynı anlamları ayrı olan) uyak

Uyak Düzenleri: Üç çeşit uyak düzeni vardır;

a)Düz uyak (aabb/aaab)
b)Çapraz uyak (abab)
c)Sarma uyak (abba)


GERÇEKLİK VE ANLAM

Şair yaşadıklarıyla, sezgileriyle, tasarılarıyla, izlenimleriyle gerçekliği algılar. Bu gerçekliği kendine göre yorumlayarak kelimelere yeni anlamlar yükler. Bu anlamlar okuyucuda farklı duygular uyandırır. Böylece şiirde farklı bir gerçeklik ortaya çıkar.Aşağıdaki şiirimizi gerçeklik ve anlam bakımından inceleyelim;

AT
Bin gemle bağlanan yağız at şaha kalkıyor
Gittikçe yükselen başı Allah’a kalkıyor
Son macerayı dinlememiş varsa anlatın
Zaptetmek isteyenler o mağrur, asil atın
Beyhudedir her uzvuna bir halka bulsa da
Boştur köpüklü ağzına gemler vurulsa da
Coştukça böyle sel gibi bağrında hisleri
Bir gün başında kalmayacak seyisleri
Son şanlı macerasını tarihe anlatın
Zincir içine bağlı duran kahraman atın
Gittikçe yükselen başı Allah’a kalkıyor
Asrın baş eğdi sandığı at şaha kalkıyor
(Faruk Nafiz Çamlıbel)


Faruk Nafiz Çamlıbel’in bu şiiri temsili istiarenin en ünlü örneklerinden biridir. Bu şiirde Türk ulusu “at”a; atın şahlanışı halkın düşmana başkaldırmasına; atın ağzına gem vurulmak istenmesi ulusal bağımsızlığın yok edilmeye çalışılmasına; seyis ise yurdu işgal eden düşmana benzetilmiştir. Şiirde betimlenen at, çeşitli yönlerden Türk ulusunu temsil etmiştir.

ŞİİR VE GELENEK

Şiir geleneği daha önce yaşamış şairlerin eserleriyle oluşur.Geleneği oluşturan ve devam ettiren şairler arasında biçim ve içerik açısından yakın benzerlikler görülür.Türk edebiyatında üç şiir geleneği vardır:

1)Halk Şiiri Geleneği

-Halkın içinden yetişmiş ve çoğu okur-yazar olmayan sanatçılar tarafından oluşturulmuştur.
-Şiirler, sade bir halk Türkçesiyle söylenmiştir.
-Nazım birimi olarak dörtlük kullanılmıştır.
-Hece vezni kullanılmıştır.
-Kafiyeye önem verilmiştir.
-Aşk, tabiat, tasavvuf, yiğitlik gibi konular işlenmiştir.
-Şiirler hazırlıksız olarak söylenmiştir.
-Genellikle yarım kafiye kullanılmıştır.
-Gelenek usta-çırak ilişkisiyle bugüne kadar gelmiştir.
-Koşma, semai, varsağı, destan, ilahi, nefes, mani, türkü gibi nazım şekilleri vardır.
-Halk şiiri geleneğinin en güçlü temsilcileri Karacaoğlan, Aşık Seyrani, Pir Sultan Abdal, Dadaloğlu, Yunus --Emre, Kaygusuz Abdal, Erzurumlu Emrah, Gevheri’dir.
-Bu geleneğin son dönem temsilcileri arasında Aşık Veysel, Murat Çobanoğlu,Aşık Reyhani, Aşık Şeref Taşlıova ve Aşık Mahzuni Şerif’nin önemli bir yeri vardır.

Say edip aleme bildirme beni
Açıp ak gerdanı durma karşımda
Ecelimden evvel öldürme beni

Dilber at kolların dola boynuma
Ölüm endişesi gelmez aynıma
Bir gece misafir eyle koynuna
Sabah oldu deyu kaldırma beni

Karac(a)oğlan tutma beni el gibi
Akıttım gözümden yaşı sel gibi
Bahçende açılan gonca gül gibi
Dizip al yanağa soldurma beni
                                 Karacaoğlan

2)Divan Şiiri Geleneği

-Divan edebiyatı saray ve çevresinde gelişen ve aydın zümreye hitap eden bir edebiyattır.“Klasik Türk Edebiyatı” ismiyle de anılır.
-Bu döneme ait şairlerin, şiirlerini topladıkları “divan” adı verilen birer defterleri vardır. Her şairin bir divanı olduğu için, divan edebiyatı ifadesi daha yaygındır.
-Divan şiirinin dilinde Arapça ve Farsça kelime ve tamlamalar sıkça görülür. Bu dönemin Türkçesine “Osmanlı Türkçesi” denir.
-Nazım birimi beyittir.
-Aruz vezni kullanılmıştır.
-Şiirlerde aşk, tabiat, din, tasavvuf gibi genellikle ferdi konular işlenmiştir.
-Şiirlerde konu bütünlüğüne ve bütün güzelliğine değil, beyit güzelliğine yer verilmiştir. Yani en güzel şiiri yazmak değil, en güzel beyti yazmak amaçlanmıştır
-Kaside, gazel, mesnevi, murabba, terkib-i bend, rubai, şarkı gibi nazım şekilleri vardır.

Zülfü gibi ayağın koymaz öpem nigarın
Yoktur anın yanında bir kılca i'tibarım

Bildi tamam alem kim derd-mend-i aşkım
Ya Rab henüz halim bilmez mi ola yarim

Vaslından ayrı kanım nola dökülse gül gül
Ben gülbün-i hazanem bu fasldır baharım

Tasvir eden vücudum yazmış elimde sagar
Ref' olmaya bu suret yok elde ihtiyarım

Dür istemem zamani mey neş'esin başımdan
Toprag olanda ya Rab derd-i mey et gubarım

Rüsvalarından ol meh sanmaz beni Fuzuli
Divane olmayam mı dünyada yok mu arım
                                                Fuzuli

3)Modern Şiir Geleneği

-Bu şiir geleneğinde şiirde ölçünün, nazım biriminin ve kafiyenin şart olmadığı savunulmuş ve ölçüsüz ve kafiyesiz şiirlerin örnekleri verilmiştir.
-Sanatlı söyleyişin yerine yalın ve tabiî söyleyiş benimsenmiştir.
-Her türlü konu işlenmiştir.
-Nazım birimi kullanılmamıştır.
-Serbest şiir tarzı benimsenmiştir.
-Şiirlerde sözcük dizilişi ve iç ahenk ön plandadır.

Her şey birdenbire oldu.
Birdenbire vurdu gün ışığı yere;
Gökyüzü birdenbire oldu;
Mavi birdenbire.
Her şey birdenbire oldu;
Birdenbire tütmeye başladı duman topraktan;
Filiz birdenbire oldu, tomurcuk birdenbire.
Yemiş birdenbire oldu.

Birdenbire,
Birdenbire;
Her şey birdenbire oldu.
Kız birdenbire, oğlan birdenbire;
Yollar, kırlar, kediler, insanlar…
Aşk birdenbire oldu,
Sevinç birdenbire.
                Orhan Veli