18 Ocak 2015 Pazar

ŞİİR VE GELENEK

Şiir geleneği daha önce yaşamış şairlerin eserleriyle oluşur.Geleneği oluşturan ve devam ettiren şairler arasında biçim ve içerik açısından yakın benzerlikler görülür.Türk edebiyatında üç şiir geleneği vardır:

1)Halk Şiiri Geleneği

-Halkın içinden yetişmiş ve çoğu okur-yazar olmayan sanatçılar tarafından oluşturulmuştur.
-Şiirler, sade bir halk Türkçesiyle söylenmiştir.
-Nazım birimi olarak dörtlük kullanılmıştır.
-Hece vezni kullanılmıştır.
-Kafiyeye önem verilmiştir.
-Aşk, tabiat, tasavvuf, yiğitlik gibi konular işlenmiştir.
-Şiirler hazırlıksız olarak söylenmiştir.
-Genellikle yarım kafiye kullanılmıştır.
-Gelenek usta-çırak ilişkisiyle bugüne kadar gelmiştir.
-Koşma, semai, varsağı, destan, ilahi, nefes, mani, türkü gibi nazım şekilleri vardır.
-Halk şiiri geleneğinin en güçlü temsilcileri Karacaoğlan, Aşık Seyrani, Pir Sultan Abdal, Dadaloğlu, Yunus --Emre, Kaygusuz Abdal, Erzurumlu Emrah, Gevheri’dir.
-Bu geleneğin son dönem temsilcileri arasında Aşık Veysel, Murat Çobanoğlu,Aşık Reyhani, Aşık Şeref Taşlıova ve Aşık Mahzuni Şerif’nin önemli bir yeri vardır.

Say edip aleme bildirme beni
Açıp ak gerdanı durma karşımda
Ecelimden evvel öldürme beni

Dilber at kolların dola boynuma
Ölüm endişesi gelmez aynıma
Bir gece misafir eyle koynuna
Sabah oldu deyu kaldırma beni

Karac(a)oğlan tutma beni el gibi
Akıttım gözümden yaşı sel gibi
Bahçende açılan gonca gül gibi
Dizip al yanağa soldurma beni
                                 Karacaoğlan

2)Divan Şiiri Geleneği

-Divan edebiyatı saray ve çevresinde gelişen ve aydın zümreye hitap eden bir edebiyattır.“Klasik Türk Edebiyatı” ismiyle de anılır.
-Bu döneme ait şairlerin, şiirlerini topladıkları “divan” adı verilen birer defterleri vardır. Her şairin bir divanı olduğu için, divan edebiyatı ifadesi daha yaygındır.
-Divan şiirinin dilinde Arapça ve Farsça kelime ve tamlamalar sıkça görülür. Bu dönemin Türkçesine “Osmanlı Türkçesi” denir.
-Nazım birimi beyittir.
-Aruz vezni kullanılmıştır.
-Şiirlerde aşk, tabiat, din, tasavvuf gibi genellikle ferdi konular işlenmiştir.
-Şiirlerde konu bütünlüğüne ve bütün güzelliğine değil, beyit güzelliğine yer verilmiştir. Yani en güzel şiiri yazmak değil, en güzel beyti yazmak amaçlanmıştır
-Kaside, gazel, mesnevi, murabba, terkib-i bend, rubai, şarkı gibi nazım şekilleri vardır.

Zülfü gibi ayağın koymaz öpem nigarın
Yoktur anın yanında bir kılca i'tibarım

Bildi tamam alem kim derd-mend-i aşkım
Ya Rab henüz halim bilmez mi ola yarim

Vaslından ayrı kanım nola dökülse gül gül
Ben gülbün-i hazanem bu fasldır baharım

Tasvir eden vücudum yazmış elimde sagar
Ref' olmaya bu suret yok elde ihtiyarım

Dür istemem zamani mey neş'esin başımdan
Toprag olanda ya Rab derd-i mey et gubarım

Rüsvalarından ol meh sanmaz beni Fuzuli
Divane olmayam mı dünyada yok mu arım
                                                Fuzuli

3)Modern Şiir Geleneği

-Bu şiir geleneğinde şiirde ölçünün, nazım biriminin ve kafiyenin şart olmadığı savunulmuş ve ölçüsüz ve kafiyesiz şiirlerin örnekleri verilmiştir.
-Sanatlı söyleyişin yerine yalın ve tabiî söyleyiş benimsenmiştir.
-Her türlü konu işlenmiştir.
-Nazım birimi kullanılmamıştır.
-Serbest şiir tarzı benimsenmiştir.
-Şiirlerde sözcük dizilişi ve iç ahenk ön plandadır.

Her şey birdenbire oldu.
Birdenbire vurdu gün ışığı yere;
Gökyüzü birdenbire oldu;
Mavi birdenbire.
Her şey birdenbire oldu;
Birdenbire tütmeye başladı duman topraktan;
Filiz birdenbire oldu, tomurcuk birdenbire.
Yemiş birdenbire oldu.

Birdenbire,
Birdenbire;
Her şey birdenbire oldu.
Kız birdenbire, oğlan birdenbire;
Yollar, kırlar, kediler, insanlar…
Aşk birdenbire oldu,
Sevinç birdenbire.
                Orhan Veli

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder